3. DUA

Tebliğ insanının dua yanı da diğer vasıflarından geri değildir. O, sözlerinin nâfiz ve tesirli olmasını ancak Cenâb-ı Hak’tan bekler. Mülk sahibi O’dur. Kalbler O’nun kudret elinde tesbih taneleri gibi evrilip çevrilmektedir. “Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?”1 ilâhî fermanı, onun ruhunda hep bir kıblenüma gibi onu yakarış mihrabına çevirir.

Evet, en beliğ ve büyüleyici ifadelerin dahi tesir etmediği nice insanlar vardır ki; onlar, yürekten ve candan yapılan dualarla hidayete ermişlerdir. Dua mü’minin silahı olduğu gibi, tebliğ adamının da ilk ve son sığınağıdır. O, evvelâ duaya dehalet eder, sonra da söyleyeceklerini söyler. Böyle yapması, hiçbir zaman onun akıl ve mantık zemininden ayrılması anlamına gelmez. Aksine her ikisinin de yerini çok daha iyi anlama ve kavrama mânâsına gelir. İşte duanın ne müthiş bir iksir olduğunu gösteren bir iki misal:

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), insanların hidayeti için her meşru yolu denemiştir. Ama duayı da hiçbir zaman elden bırakmamıştır. Meselâ O, Hz. Ömer’in (radıyallâhu anh) hidayeti için daima dua edip durmuş ve nihayet bir gün, hem de hiç ümit edilmeyen bir zamanda Allah, Hz. Ömer’e hidayet nasip etmiştir. Buna, Allah Resûlü’nün duasının bereketi denebilir.2

Yine bir gün Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh), Allah Resûlü’ne gelerek annesi için dua talep etmiştir. Çünkü o güne kadar kadının gönlüne bir türlü İslâm yol bulup girememiştir. Ebû Hüreyre’nin talebi üzerine Allah Resûlü ellerini açar ve: “Allahım, Ebû Hüreyre’nin annesine hidayet et! diye dua eder. Ebû Hüreyre sevinerek mescitten çıkar ve koşarak eve gelir.. tam kapıyı açacağı sırada içeriden annesinin sesini duyar ki, kadın Ebû Hüreyre’ye, “Olduğun yerde kal içeriye girme!” der. Ebû Hüreyre kapının önünde beklerken kulağına bir su sesi gelir. O, ihtimal annem yıkanıyor diye düşünür. Biraz sonra da bu yaşlı kadın kapıyı açar ve dışarıya çıkar, kelime-i şehadet getirir.

Evet, Ebû Hüreyre yanlış duymuyordu. Annesi kelime-i şehadet getiriyor ve Müslüman olduğunu müjdeliyordu. O güne kadar hidayete ermesi için onca uğraşılan bu kadına da Allah Resûlü’nün duası yetivermiştir.3

1 Furkan sûresi, 25/77.

2 Bkz.: İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-kübrâ 3/242, 267, 269; el-Bezzâr, el-Müsned 6/57

3 Müslim, fezâilü’s-sahâbe 158; Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned 2/319.

-+=
Scroll to Top