CİNLER VE MEDYUMLAR
Soru: Son yıllarda çok yaygın olan medyumluğun cinlerle irtibatı var mıdır?
Cinler, şua ve enerji gibi varlık olduklarından, vücudun her tarafına nüfuz edebilme kabiliyetini haizdirler. Aslı cin olan şeytan için, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem): “O, kanın damarlarda dolaştığı gibi, insan vücudunda dolaşır.” buyurmaktadır. Bu hadisten anlaşıldığı gibi cinler, vücudun en iç organlarına kadar nüfuz edebilir ve orada bir kısım hastalıklara sebep ya da o hastalıklara engel olabilirler. Ancak onların, bu özelliklerinden istifade etme niyetiyle tedavi vb. hususlarda kullanılması, -o mevzudaki metod ve kıstasları kendi dünyalarına ait olacağından- çok defa tehlikeli olabilir.
Cinler, Kur’ân’da bildirildiği üzere, “Levh-i Mahv ve İsbat”ta olan şeylere muttali olmaya çalışır; oradan gözlerine ilişen bilgileri alır ve daha sonra da onları kendi hesaplarına değerlendirebilirler. Bazen, böyle hırsızlık sonucu elde ettikleri şeyleri, kendilerine açık insanların kulaklarına fısıldar; Efendimiz’in ifadesiyle “gır gır” eder ve çoklarını baştan çıkarırlar; zira bu bilgilerin yüzde 99’u kendi kattıkları yalanlarla doludur. Evet, belki bunlardan yüzde 1’i doğru çıkabilir; işte bu, diğer yalanlara referans olur… Kur’ân-ı Kerim’de cinlerin bu durumunu anlatan birçok âyet vardır. Şimdi onların birkaçının icmalî mealini zikredelim:
“Andolsun, Biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyredenler için onu süsledik. Onları, taşlanmış her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı eden müstesna. Onun da peşine açık bir alev sütunu düşmüştür.”1
“Biz yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik. Ve itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk. Onlar, artık Mele-i A’lâ’ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar. Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır. Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da her şeyi delip geçen bir parlak ışık takip eder.”2
Bütün bu özellikleriyle cinler, insanları her zaman saptırmaya, aldatmaya… açıktırlar. Nitekim tarihe baktığımızda, cinlerin getirdikleri haberleri bir şantaj olarak kullanıp insanların farklı yorumlara girmelerini sağlamaktan tutun da, bir virüs gibi, insanların en hassas organlarına kadar girip cinnetlerine sebep olmaya kadar birçok vak’aya şahit oluruz. Evet, onlar her vesileyle insanları aldatmaya çalışmışlar; neticede de dinî duygu, dinî düşüncelerini altüst edip onları saptırmışlardır. Ondan öte, bu insanların kendilerini kendilerine farklı göstererek, yer yer müceddit, mehdi, mev’ud İsa… gibi iddialarda bulunmaya sevk etmiş; onlarla beraber pek çoklarını da baştan çıkarmışlardır. Bu bakımdan her hâlükârda onların bu aldatma ve saptırmalarından Allah’a sığınılmalı ve gaybdan verecekleri haberlere de asla itibar edilmemelidir.
Gaybdan haber verme şekli, bir de medyumlukla olabilir ki, o biraz daha farklı bir olaydır. Günümüzdeki görülen şekliyle medyumluk, yine cinlerle irtibattan ve onların verdiği haberleri aktarmaktan başka bir şey değildir. Aslında gerçek mânâda medyumluk, zaman ve mekân üstü bir hâl alma demektir ki, bu, dünü ve yarını bugünle beraber görmeyi netice verir. Bu mertebedeki bir medyum, bir kısım hâdiseleri önceden haber verebilir ya da geçmişteki hâdiseleri anlatabilir. Ama bunların verdikleri, verecekleri haberler iltibastan hâli olmadığı için bir kıymet-i harbiyesi yoktur.
Geçmiş ve geleceği aynı anda görme meselesi, bazılarında vilâyeti ihrazla, bazılarında da ruha kendi gücünü kazandırmakla hâsıl olur. Zannediyorum gerçek bir medyumluk varsa, onu bu ikinci kategori içindeki insanlar arasında aramalıyız.
1 Hicr sûresi, 15/16-18.
2 Sâffât sûresi, 37/6-10.