Hipnoz, Ruh Çağırma ve Cinleri İstihdam ile İrşad ve Tebliğ Olur mu?

İstesek biz de cinlerle meşgul olabilir ve onları bazılarının üzerine salar, hatta akılları ile de oynayabiliriz. Ama hiçbir peygamber bu yolda yürümemiş, tebliğ u irşadına bunları bulaştırmamıştır. Süleyman’ın (as) durumu -belki hususiyetlerden dolayı eğer böyle bir istihdam söz konusu ise- istisna teşkil eder. Onun için bu tür meşgaleleri ben şahsen lüzumsuz ve hatalı bulurum. Hayatının 28 senesini çeşitli hapishane ve sürgünlerde geçirmiş, melekût âlemiyle olabildiğince münasebeti olan Bediüzzaman Hazretleri’nin bir tek cin kullandığına dâir en küçük emare ve işâret bilmiyoruz. Halbuki Hazret isteseydi, cinlerden bir ordu istihdam edebilirdi. Böyleleri için bu kabil tasarruflar âdiyâttandır. Ama o kesinlikle böyle bir yola tevessül etmemiştir. Kitaplarını akla hayâle gelmeyecek ölçüde çile ve ızdırap içinde yazmış ve hakaretlerin her türlüsüne katlanıp onları sineye çekmiştir ama, hiçbir zaman ne hipnozu ne de ruh çağırmayı ve hele cinlerle uğraşmayı kat’iyen denememiştir. Aslında peygamberlere âit irşad ve tebliğ metodunun dışında hiçbir vesile ve vasıta tecviz edilemez.

Her konuda olduğu gibi, insanları irşad konusunda da Kurân’ın öğrettikleri bize yeter. Böyle nuranî bir nokta-i istinadımız olduktan sonra koltuk değneğine ihtiyacımızın olmayacağı izahtan vârestedir. Zaten aksi halde, böyle bir davranış elimizdeki değerlerin değer ve kıymetini bilmemek olur.

-+=
Scroll to Top