Hz. Nuh cemaati hakkında zannediyorum, çoğu müfessirlerin gözünden kaçan ve bu sebeple hiç bahsetmedikleri bir husus var.
Kur’ân değişik vesilelerle, değişik peygamberlerin ümmetleri ile olan münasebetlerini anlatırken yer yer onların küçük küçük de olsa, endişelerini hatırlatır veya o endişeye delâlet edecek ipuçları verir. Ancak Hz. Nuh (as) cemaati için az dahi olsa, bu konuda bir beyan yok gibidir. Demek ki onlar hiçbir endişe duymamışlar. Uf, puf etmemiş, neden başımıza çıkardın bu işleri, nereden geldin….’ gibi sözler hiç etmemiş, hatta ihtimal bunları kalplerinden bile geçirmemişler. Allah (cc) da kendisine bu denli bağlı, böyle itmi’nân ve imân içinde bulunan cemaati, ‘bismillâhi mecrâhe ve mürsehâ’ yani ‘Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah’ın adıyladır’ âyetiyle anlatılan bir mükâfatla mükâfatlandırmış, azgın dalgaları onlar adına âdeta bir asfalt yapmıştır.