d. TEBLİĞ AÇISINDAN HUDEYBİYE
Hudeybiye, tebliğde ayrı bir fırsat buududur. Allah Resûlü’nün böyle ağır şartları hâvî bir anlaşmayı kabul etmesi, işin başında Hz. Ömer gibi Allah Resûlü’ne bağlılığı müsellem şahıslar tarafından dahi, itiraz mânâsına gelebilecek bir reaksiyonla karşılanmış ve o esnada kaybetme sath-ı mailinde buğulu dakikalar yaşanmıştır..228 yaşanmıştır ama ertesi sene Müslümanlar, ellerini-kollarını sallaya sallaya Mekke’ye girmişlerdir. Bu ise Mekke’de bir sene boyu konuşulan mevzu olmuştur. Böylece gönüller İslâm’a karşı yavaş yavaş hazırlanabilmiş.. ve Mekke’nin ileri gelen dev şahsiyetlerinden Halid b. Velid, Amr b. Âs ve onlar gibi kişiler bu arada kendi hür iradeleriyle İslâm dinine girmişlerdir.229 Onların izzetleri rencide olmadan İslâm’a girmeleri, ileride yapacakları hizmetler açısından çok mühimdi ve öyle oldu…
Ayrıca, biat esnasında ashabın, Allah Resûlü’ne karşı gösterdikleri bağlılık örneği, Mekkeli murahhasların gözünden kaçmamış230 ve bu da Mekkelilerin İslâm’a karşı yumuşamalarını hızlandırmıştır.
e. FERT PLANINDA TEBLİĞ
Allah Resûlü, fethin zirvesinde olduğu dönemlerde dahi ferdî münasebetlere son derece ehemmiyet veriyordu. O bir iki sene içinde bütün Mekke halkının kendisine dehalet edeceğini biliyordu ama, buna rağmen Halid b. Velid’le Amr b. Âs’ın gelişini ayrı bir iltifatla karşılıyor ve onlara teveccüh yağdırıyordu. Evet, yanında bulunan ashabını, bu iki dâhiyi karşılamaya göndermişti ve Halid, teslimiyet mânâsına elini uzattığı zaman Allah Resûlü, ona şöyle iltifatta bulunmuştu: “Ben de hayret ediyordum; Halid gibi akıllı bir insan nasıl olur da küfür içinde kalır.. ben bir gün gelip, senin Müslüman olacağına kat’iyen inanıyordum.”231
O hâletteki bir insana, Allah Resûlü’nün söylediği bu sözler, iltifatların en büyüğüdür. Ve işte Halid bu iltifatlarla müstakbel hayatı adına kim bilir nasıl metafizik gerilime geçmiştir?
Bu arada Amr b. Âs da, Allah Resûlü’nün elinden tutmuş, bir türlü bırakmıyordu. Durmadan ısrar ediyor ve: “Yâ Resûlallah, günahlarım için istiğfar et ve Cenâb-ı Hakk’a yalvar.” diyordu. “Dua et, Allah beni affetsin!” İki Cihan Serveri, ona da iltifatta bulunuyor ve şöyle diyordu: “Bilmiyor musun, İslâm, daha önceki bütün günahları siler süpürür… İnsan, İslâm’a girince anasından doğduğu gün gibi tertemiz olur.”232
Evet, Allah Resûlü artık, gönüllere taht kurmuş ve mübeccel şahsiyetine teveccühü tebliğ adına değerlendiriyor, insanlar da fevç fevç O’na doğru koşuyor, O’nun dinine dehalet ediyordu. Hatta o günkü mevcelenme geldi ta bu günlere ulaştı. Öyle inanıyor ve öyle zannediyoruz ki, Efendimiz’in mübarek mesajı bundan sonra da, kıyamete kadar, kendisine has ihtişamıyla devam edecektir.
Basına yansıyan kadarıyla olsun meseleye baktığımızda, bugün Avrupa’da milyonlarca insan Müslüman olmakta ve dünya Müslümanlığa doğru kaymakta. Evet Avrupa İslâm’a gebedir ve yakında hamlini vaz’edecektir. İslâm dünyasında ise doğum tamamlanmak üzeredir. Bir de şimdi cihanın şu şarkına, yani nifak düşüncesinin hâkim olduğu yerlere bakın! Aradan yarım asırdan fazla bir zaman geçmesine ve bu yöre insanının korkunç asimilelere maruz kalmalarına rağmen, burada yaşayan Müslümanlar; düşünce ve ruh dünyalarından pek bir şey kaybetmemiş gibi kendi düşünce dünyalarına koşuyorlar. Yakın bir gelecekte en olmaz beldelerin bağrında dahi ezan-ı Muhammedî duyulacak ve orada da fevç fevç İslâmiyet’e dehaletler olacaktır. Allah Resûlü’nün tebliğini temsil edenler, dünyanın hiçbir yerinde, bu tebliğin ulaşmadığı yer bırakmayacak ve bütün bunları yaparken de, birer muhabbet ve şefkat fedaisi gibi davranacaklardır.
228 Buhârî, şurût 15; Müslim, cihad 94.
229 İbn Hişâm, es-Sîratü’n-nebeviyye 4/238-240.
230 Buhârî, şurût 15; Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned 4/329-330.
231 İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-kübrâ 4/252, 7/395; el-Vâkıdî, Kitâbü’l-meğâzî 1/748.
232 Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned 4/205.