İKİNCİ BÖLÜM TEBLİĞDE USUL VE PRENSİPLER

Her ilmin kendine göre bir tarifi, her işin de kendine mahsus bir tekniği vardır. Bu tarif ve bu teknik olmadan ne bir ilim dalından ne de bir iş kolundan bahsetmek mümkündür. Durum böyle olunca, işlerin en mukaddesi ve muazzezi olan tebliğ vazifesinin de, kendine göre bazı usûl ve teknikleri olsa gerek. Bunlara riayet edilmeden yapılan tebliğ, zavallı bir gayretçik olmaktan öte hiçbir işe yaramaz. Elde edilen geçici muvaffakiyetler ise, yarını olmadığı için zımnî birer mağlubiyet demektir.

Biz bu başlık altında, maddeler hâlinde bazı teknik hususları arz etmeyi düşünüyoruz. Ancak peşinen kabul etmeliyiz ki, İslâm’da tebliğ usûlü, sadece bizim saydıklarımızdan ibaret değildir. Şu kadar var ki, dokuz-on yaşından beri, ömrünü tebliğ ve irşad erleri arasında geçirmiş, hatta büyük ölçüde böyle bir vazifede bulunmuş bir insan olarak, âyet ve hadislerin ışığı altında pratiğe dökmeye çalıştığımız bu prensip ve usûller, hayata tatbiki esas alınarak hazırlanmış ve sizlere öyle takdim edilmeye çalışılmıştır. İfadelerimiz arasında, realite dünyasıyla uzlaşmayan kusurlar bizim nakîsemizin ürünleri kabul edilmelidir. Ne var ki, yaşamaya hak kazanan düşünce ve fikirler, ancak yaşanarak söylenenlerdir. Bu bizim için de bir düstur olmuştur…

-+=
Scroll to Top