GÜMÜŞ TENLİ DÜNYA

Gördümdü o gümüş tenli dünyâyı,Kapı kapı hakîkati ararken;Tam vaktinde ötedeki mânâyı,Buldum bulanlarla bir sabah erken…

Artık gözlerimde tüllenen eşyâ,Tıpkı bir kitaptı ışıktan, renkten;Bu bildiğim arz, o göz kırpan semâ,Bir güzel endamla belirdi yekten;

Nergis gibi o mahmur bakışıyla,Gönlüme sihirli kementler saldı..Durup durup gamzeler çakışıyla,Bir anda aklımı başımdan aldı.

Üslûbunda büyüleyen bir edâ,Kulaklara çarpan, Cennet şarkısı;Nağmelerinde sihirli bir sadâ,Ruhlara ninni kevser çağıltısı…

Sevdâyla yatıp sevdâyla kalkarlar,Bu iklimde hayata uyananlar;Yüzlerinde bir sönmez ışık pâr pâr,Yaz-kış onlarda her zaman nevbahar..

Nağmeler salarlar gelip geçerken,Zümrüt hülyâların altın sesinden;Şevk ü târâbla coşarlar ve derken,İlhamlar duyarlar Hak nefesinden…

Her yanı Cennet kesilmiş sanırlar,Haz duyarlar ebetler kadar derin;Kederle gelip geçse de asırlar..Hoş bir cilvesi sayarlar kaderin..!

Tenezzühe çıktıkları her yerde,Mest yaşarlar varlığın büyüsüyle,Mûsıkîler dinlerler perde perde,Bestesiz, güftesiz Itrî sesiyle…

-+=
Scroll to Top