UKBÂ MÜLÂHAZASI
Ölüm bir derin uyku, uyku ölüme tam eş;
Ölüm hareketsiz bir saat, durgun bir ırmak;
Birinin nabzı ölüm hissiyle atar-durur,
Ölüm sırlı yolculuk, mezar tıpkı bir konak;
Hepsinde ukbâ ciddiyeti, uhrevî vakar..
Sessiz bir çağlayan içinde yüzerler gamlı;
Kiminin rengi apak, kiminin ki sapsarı,
Kiminin çehresine âdeta ziftler akar,
Bîhuzûr bakışlar, huzûrla tüllenen yüzler;
Kan-irin içenler ve ziya yudumlayanlar;
O’na uyanmış gözlerde sevinç damlaları,
Görür gibi olurlar Firdevs’i az ötede..
Ayak basıyor gibi bir gelin odasına,
Menzilin, mesafenin olmadığı o dünyâ,
Daha ötede ise sessiz bir sürü hayran;