YOLA DÜŞEN ÖTELERİN GÖLGESİ
Hem gurbet hem yolculuktur insana bu ömür,Koşar bir sınırsız çölde hep nefes nefese.İnananlarda bir sevinçli telâş köpürür;Kulak verilmişse ötelerden gelen sese,Bir temâşâ zevki olur yolculuk herkese.
Kimisi yol boyu tökezler durur ardarda,Bin yeis akseder yüzüne, dudaklarına;Kimi de imanla, ümitle yürür bu yolda,Yüz sürer yürüdüğü yollar ayaklarına..Ruhanîler iner her gece şafaklarına…
Rengiyle, ziyasıyla sonsuzluk güneşinden,Yağar her tarafa yağdığı gibi maytaplar, Yürür hiç aldatmayan rehberlerin peşinden,Yürür ve yollarda yitirdiklerini toplar..Her yanda işaret, işaretler ise pâr pâr…
Salıverir kendini kaderin rüzgârına,Netleşir o an zaman nabzındaki tik-taklar;Yürür öteye, yürüdüğü gibi yarınaBilinmez, ukbâ bağrında ne sürprizler saklar.?Oturur-kalkar Hak otağlarında konaklar.
Çıksa önüne ölüm, sayar terhis töreni,Dâyeler gibidir içinde yattığı toprak;Birkaç adım ötede ölümsüzlük şöleni,Bir bir canlanır hazanla savrulan her yaprak;Yeni bir fecir tulû eder ufukta apak…
Işık her yanı sarar ve zulmetler boğulur,Sûr sesi duyulur âdeta, herkes uyanır.Bir bir devrilenler günü gelince doğrulur;Yollar gider, yitirilen Cennet’e dayanırİnsan, kendini nurdan bir helezonda sanır…
ÂVÂRE GÖNÜL
Gel artık aldanma divâne gönül;Pişman olup yoksa ağlayacaksın. Oldun bir hayale pervâne gönül, Belki bu hayalle hep yanacaksın..!
Bildim bileli her dem âvâresin, Yolların yoldaşı tam bîçâresin,Dertleri pek çok bir baht-ı kâresin;Ah bilsem ne zaman anlayacaksın..!
Her gün ömrün mumlar gibi eriyor, Bak, kimse feryâdına ses vermiyor!Hasretlerin, hicranların bitmiyor, Acep sen ne zaman uyanacaksın!
Arzuların hep ruhunu kanattı, Günahların ruh ufkunu kararttı;Gelen günler geçenleri arattı, Bilmem buna nasıl dayanacaksın?.