Artık bugün eşya ve hâdiseleri didik didik eden pek çok kimse mutlak hakikat olan Allah’a ulaşma yolunda buna karşılık pozitivizm ve rasyonalizmin getirmiş olduğu inkâr-ı ulûhiyet’ anlayışı da yavaş yavaş yıkılıyor. Batı âlemindeki ferdî hâdiselerle başlayan, yani James Jean, Eddington, Einstein gibi kimselerin dine yönelişi, şimdilerde kitlevî hüviyet kazanmak üzere.. fakat ben ne kadar arzu ederdim, ‘La ilahe illallah’ diyen bu insanlar, ‘Muhammedun Resûlullah’ desin ve tam kurtuluşa ersin.! Meselâ, Jean deli gibi aşık bir insan. Ama Muhammedî vapura binememiş. Eddington, astro-fizikçi. Devasâ bir kamet. James Jean Pakistanlı bir dostundan ‘Allah’tan hakkıyla korkan âlim kullardır’ ayetini duyunca ‘Bu başka değil, bu bir Allah kelâmı’ itirafında bulunur bulunur ama, bu Hz. Peygamberi de ikrar anlamına gelir mi? Bunu bilemeyeceğim ama, Einstein bu kâinâtı, içinde işleyen müthiş nizam ve ahengi görüp de Allah’ı kabul etmemeyi aptallık sayar. Fakat o da Hz. Muhammed (sav)’in kaptanlığını yaptığı gemiye binemeyenlerden biri.. ve daha niceleri…
Bu tür düşünce ve hâdiseler, bir anlamda bize dinin yenilmez gücünü göstermektedir. Evet artık ‘fecr-i sâdık’ göründü. Buna siz ‘fecr-i kâzib’ bile deseniz, Üstad’ın ifadesiyle ‘fecr-i kâzib, fecr-i sadık’ın en sâdık emaresidir.’ Yani günümüzde din adına cereyan eden gelişmeler fecr-i kâzib bile olsa, fecr-i sadık da çok yakında zuhûr edecek demektir. Hem de bütün dünyada. Bakın etrafınıza, bugün kudsîler ordusunun gitmediği, ellerinde nurdan matkaplarla granitleri bile parçalayıp rûhlarının ilhamlarının boşaltmadığı bir kara parçası yok gibidir. Bunları bize lütf ve ihsan eden Allah’a binlerce hamd ü sena olsun!
Evet, İslâm.. her türlü tahriften, tebdilden muallâ, münezzeh, müberra, mukaddes olan İslâm.. ‘Zikri (Kur’ân’ı) biz indirdik ve onun koruyucusu elbette biziz’ kudsî kalesinde mahfuz olan İslâm… Her türlü virüs ve mikroplara karşı İlâhî karantina altında bulunan İslâm… Temsilcilerinin yaptıkları yanlışlıklar ona engel olsa da O nurunu neşredecek insanlığın yakın gelecekte mutluluğunun yegane kaynağı olacaktır. Merhum Alvar İmamı bunun müjdesini ta yıllar öncesi söylediği ve ‘göründü’ redifi ile süslediği şiirinde veriyor:
‘Canan elinin bülbülünün bağı göründü