Her ferdin, zekâtını, kendi imkânları nispetinde verilmesi gereken yerlere ulaştırması caiz olsa da, zekât için çıkarılan para ve emtianın toplanıp yerine ulaştırılması işinin bir merkez tarafından organize edilmek suretiyle büyük bir malî güç oluşturulmasında ümmet adına büyük maslahatlar vardır. Çünkü bu yapılabildiği takdirde, binlerce kişiden toplanan zekâtlarla büyük bir güç oluşturulacak ve toplumun istikbali adına önemli adımlar atılabilecek ve büyük hamleler yapılabilecektir. Güzel bir organizasyonla, bir köşede unutulan ve elinden tutulmayan hiç kimsenin kalmaması sağlanabileceği gibi, toplanan bu ciddi meblağın, toplumun farklı ihtiyaçlarını karşılamada rolü olması sağlanabilir.

Günümüz kriterleri açısından değerlendirecek olursak, zekâtın bir tür vergi olduğunu görürüz. Ancak bu vergi, ibadet mayalı ve kudsi bir vergidir. Bugün hemen dünyanın her yerinde vergi toplama işini devletler üstlenmiştir. Toplanan bu meblağın dağıtımı da yine devlet tarafından yapılır. Gerçi İslâm’ın takdim ettiği zekât müessesesi, diğerlerine kıyasla çok farklıdır. Zira onda kaynağın kudsiyeti, yani emrin Allah tarafından gelmiş olmasının getirdiği mânevî boyut vardır. Dolayısıyla her yönüyle diğer sistemlerle aynı kefede değerlendirilmesi mümkün değildir. Ancak netice itibarıyla işin odağında madde vardır ve bunun toplanıp dağıtılmasında ciddi bir organizeye ihtiyaç duyulmaktadır.

Zekât organizasyonu demekle biz, zekât mallarının toplanması ve dağıtımı için gerekli olan düzenlemeleri, bunları yerine getirmede fert ve devletin üzerine düşen vazifeleri, ortaya çıkması muhtemel problemleri aşma yollarını, zekât vermeyenleri dünyevî uhrevî ne tür müeyyideler beklediğini, zekâtın kimlere veya hangi kurumlara verilmesi gerektiğini, zekâtın verilemeyeceği yerleri, kısaca üzerine farz olanlardan alınıp verilmesi gerekli yerlere ulaştırma ânına kadar karşılaşılacak bütün durumları kastediyoruz. Şimdi bunları teker teker ele almaya çalışalım.

-+=
Scroll to Top