İnanç ve Ümit Gücü

Ümitsizlik ve inançsızlık, benliğin çöküşü, iradenin felç oluşu ve insanın iç dinamizminin boşalıp gitmesidir. Ye’se takılıp kalan ve kendini çaresizlikler içinde gören bir sineye, tedavi adına müdahalede bulunmak, tıpkı, bütün bütün kalbi durmuş birisine müdahale etmek gibi faydasızdır ve çare değildir.

Aslında, inançlı bir insanın ümitsizliğe düşmesi düşünülemez, düşmemelidir de. Vâkıa, yer yer onda da bir kısım hayal kırıklıkları, inkisarlar görülebilir. Ama bunların hiçbiri kalıcı değildir, geldikleri gibi giderler; o da vakit fevt etmeden kendine gelir, doğrulur ve yoluna devam eder.

İnançlı insan, imanı, itminanı ve Hakk’a itimadı sayesinde, inançsızların sık sık içine düştükleri, o iradeyi felç eden, mantıklı düşünmeyi engelleyen, endişe ve yersiz kuruntulara iten korkulara, vehimlere kapılmayacağı gibi, şeytanın, insanların ruhuna akıttığı bedbinlik, karamsarlık, evham ve Hakk’a itimatsızlık gibi öldürücü zehirlerden uzak kalmasını da bilecektir.

O, bütün benliğini saran güçlü imanı sayesinde, hayat boyu hep, ışıl ışıl ümit ve güvenin parıldayıp durduğu aydınlık noktalarda dolaşır, ışıkla haşr ü neşr olur. Üzüntü ve burkuntulara düştüğü zaman da, hariçte sebepler arama yerine, ruhunun Allah’la irtibatını kontrol eder; her işinde O Kudreti Sonsuz’a dayanır.. elinden geldiğince karanlık ruh ve bedbin gönüllerden uzak durur; inanç, azim ve kararlılık timsali şahısları takip eder ve onların izinde olmaya çalışır. Böylece en karanlık atmosferlerde dahi şevk, neşe, sıhhat ve canlılık çığlıkları olup yükselmesini bilir…

Böylelerin solukları ümit, inanç ve azim; kelimeleri, cehd u gayret, Allah’tan inayet, zafer ve şükürdür; davranışları da Hakk’ın nimetlerine yeni yeni buudlar ilave ederek fâni ve kısacık hayatlarına yüzlerce derinlik kazandırıp “ahsen-i takvîm”e mazhar olduklarını göstermektir.

-+=
Scroll to Top