İsti’datların İnkişafı

İnsanlar isti’datların sınırlarını aşamazlar. Tıpkı biyolojik yapılarında olduğu gibi. Yani nasıl insanın insan olabilmesi için 46 kromozoma ihtiyaç vardır. Bu bir fazla veya eksik olsa, meydana gelen varlığa kâmil insan demek mümkün değildir. Aynen öyle de, insanlar da isti’dat sınırlarının çevrelediği çerçeve içinde yaşar ve hep o çerçeve içinde kalırlar. Zaten, bunun üst sınırını zorlama veya alt sınırına geçme insan için tehlikelidir.

Ne var ki bu çerçeve içinde kalmak şartıyla insan her zaman isti’datlarını geliştirebilir ve onları daha rantabl kullanabilir. Bu ise fırsatları değerlendirmeye bağlıdır. Meselâ; bir gül vardır, ay doğmuş-batmış, güneş doğmuş-batmış onun umurunda bile değildir. O bütün yaz boyunca yatar, uyur ve ömrünü öyle geçirir ama bir de ayçiçeği vardır ki; güneşin doğmasını kollar. O doğunca da yüzünü ona çevirir, devamlı onu takip eder ve batıncaya kadar yüzünü ondan hiç ama hiç ayırmaz. İşte insan da bence böyle olmalıdır. Ebed için yaratılmış olan insan, kendine ihsan edilen isti’datlarını fani, geçici şeyler için kullanmamalı. Belki onları esma, sıfat, zât dairelerine geçip zât-ı uluhiyete kadar uzanan yolculuğunda kullanmalı ve her hal ü kârda onları inkişâf ettirme yollarını aramalıdır. Böylece o, cenneti kazanıp Cemalullah’ı müşahede etme makamına erebilir.

-+=
Scroll to Top