Takdim

Eğer bugünün insanını tarif etmek gerekseydi, zannediyoruz “İnsanlığını unutmuş, behimî arzularının esiri hâline gelmiş, maddenin yükü altında perişan ve ne yapacağını şaşırmış zavallı bir varlık, avare bir mahlûk” demek uygun olacaktı. Çağımızın teknolojisi insanı işte böyle zavallı bir hale getirdi. Dünyamız medeniyetin rağmına modernleşiyor. Ve her modernleşme hamlesi, medeniyetten küçümsenemeyecek bir parçayı koparıp atıyor. İşin acı tarafı da yapılanların medeniyet hesabına yapılmasıdır. “Hâlbuki medeniyet başka, modernleşme başkadır. Birincisinde insan, görüşleri, düşünce tarzı, insanî yanlarıyla; ikincisinde ise, bedenî hazları yaşama vasıta ve imkânlarıyla değişip yenilenmektedir.”

İnsanlık tarihi, günümüzde görülen birbirine zıt kutupların bir arada bulunmasına, önceki devirlerin hiçbirinde bu kadar çok şahit olmamıştır. “Bir tarafta egonun karanlık labirentlerinde yol bilmez, iz bilmez şaşkın ruhlar; diğer yanda, her an sonsuzla yüz yüze ve bitmeyen bir yolculuğa karar vermiş, daha doğrusu iç dünyasında miraca azmetmiş aydınlık gönüller…” Diğer bir tarafta da, “yıldız avlamak için yelken açtığı göklerin derinliklerinden, zıpkının ucunda bir ateş böceği ile geriye dönen”, başladığını bitirememiş kem tâli’liler…

Evet, bütün bunlar Dünkü ihmal, dünkü gaflet ve dünkü umursamazlığın acı birer meyvesi olarak karşımıza çıktı. Yarınlar da acı-tatlı her türlü semeresiyle bugünün bağrında gelişip hazırlanmaktadır…”

Elbette ki “Asırlardan beri her yanıyla rahnedar olmuş ferdî ve içtimaî bünyenin, bir hamlede tamir edilip canlandırılmasına, eski dinamizmine kavuşturulup cihanla hesaplaşır hale getirilmesine imkân yoktur. Ne var ki, ona ait parçaları birer birer ihya ederek “bütün”e eski fonksiyonunu kazandırmak da pekâlâ her zaman mümkün olabilir. Bunun gibi, yapacağımız her şeyi aheste aheste ve kendi tabiî seyri içinde ele alacak olursak, bu bizlerde bir şeyler yaptığımız inancını uyaracak ve azmimizi kamçılayacaktır. Derken, bir gün önümüzdeki korkunç mesafeleri aşıp, yolun sonuna vardığımızı hayret ve hayranlıkla seyredeceğiz.” Şu kadar ki, “Yapılacak işlerde ona yetecek enerjide denge prensibi, değişmeyen ilâhî bir kanundur ve bu kanunun istisnası yoktur. Ara sıra fevkalâdeden zuhur eden inayetler, Hakk’ın fevkalâdeden lütufları cümlesindendir ve kat’iyen mükellefin davranışlarına esas değillerdir. Sebepler dairesi içinde ve irademizin söz konusu olduğu yerde iradeye sırt çevirip, sebepleri kulakardı etmek apaçık bir cebrîlik; varlığı ve bekası çok ince hesaplara bağlı bir kısım önemli işleri avamî projelerle ele almak ise düpedüz bir divaneliktir.”

Durum böyle olunca, Bugün bizim şuna buna değil: ‘Ben milletimin maddî mânevî mutluluğu için Cehennem’in alevleri içinde yanmaya razıyım.’ diyenlere… Şahsî menfaat ve bencillikleri bir tarafa iterek Hak ve millet yolunda fâni olanlara… Toplumun ızdırabıyla kıvrım kıvrım kıvranıp, hep inilti kovalayanlara… Elinde ilim meşalesi, her yerde bir çerağ tutuşturup cehalet ve görgüsüzlüklerle mücadele edenlere… Üstün bir inanç ve azimle, dökülüp yolda kalanların imdadına koşanlara.. maruz kaldıkları zorluklar karşısında isyan etmeden, ümitsizliğe düşmeden bir küheylan gibi yoluna devam edenlere.. yaşama arzusunu unutarak yaşatma zevkiyle şahlanan babayiğitlere ihtiyacımız var..!”

Evet “Kendini rahata, rehavete kaptırmamış, her an her şeyden ayrılmaya hazır, vereceği mücadelenin doğuracağı sıkıntıları önceden yaşamaya alışmış ve bir asker gibi her an sefer emrini bekleyen bu dinamik ruhlarla mücadele etmeye ve onları silip geçmeye kimsenin gücü yetmeyecektir…” Zira inancımız odur ki, “Düşünceleri duru, seciyeleri temiz, vücutları dinç, gözleri keskin, bakışları berrak; yürekleri topyekûn insanlığa karşı insanî hislerle dolup boşalan, kendi millet ve çevrelerine karşı da sevgi, merhamet ve hoşgörüyle bakan bu zirvedeki ruhlarla dünyamız değişecek ve Cennet-âsâ bir hale gelecektir.”

Bu tertemiz nesillerle, insanımız “Yitirilmiş Cennete Doğru” adım adım ilerleyecek, dün ve bugün kaybettiklerine kavuşacak, insan olduğunun farkına varacak, hayatın mânâsını anlayacak, yaratılış gayesine ermiş olacaktır.

İşte bu kitap, sizleri bu düşünce atmosferinde dolaştıracaktır.

Nil Yayınları

-+=
Scroll to Top