TATLI RÜYALAR
Bir akşam hüznü vardı o eski bahçelerde,Veda ediyordu hasretle güller hayata.Küskündü çemenler ve çemenzâr kâinata;Kapanıyordu her yanda ziya perde perde..Serince bir poyraz esiyordu bahçelerde…
Tasa bürümüştü sanki bütün çiçekleri,Tülleniyordu bayrak gibi kasvetin tülü;Kışa davetiyeler vardı, bahar örtülüVe sihirli işvesiyle aldatan o peri,Aldatmıştı birer birer bütün çiçekleri…
Uğulduyordu acı acı her yanda rüzgâr,Hazanla buruktu papatyalar, karanfiller..İrem Bağlarına denk o sihirli bahçeler;Kalmamıştı bahçelerde o renkli lâleler,Hep kâbus gibi esiyordu esince rüzgâr…
Kuğular, yaslı yaslı yüzüyordu sularda,Çaylar sisle örtülmüş ve sis de dinmiyordu;Kıyılara altın sesli kuşlar inmiyordu..Hüzünlü ağıtlar “tın, tın” inlerken koylarda,Hep ürperten yankı yükseliyordu sularda.
Geceler başıboş, sabra kementti saatler,Çılgıncaydı o esnada karanlığın hızıVe bütün yarasaların keyfi gül kırmızı..Derin hicranlarla kıvranıyorduk ki yer yer,Aczimize ötelerden açıldı saatler.
* * *
Derken sabâ esmeye başladı bir aralık,Diriliş kokusu geliyordu her yöreden;Bir zaman güneşlerin kol gezdiği yerlerden;Yırtılıyordu artık perde perde karanlık..Ve gök kapılarında mübârek bir aralık…
Aralıktan ruhlarımıza akan rüyâlar,Mesajlarla rengârenkti mutlu gelecekten..Neler bekledikse şimdiye kadar felekten,Yoldaydı.. bir bir gerçekleşiyordu hülyâlar,Şanlı günlerimizdeki en tatlı rüyâlar…