Yusuf sûresi, 12/102
ذٰلِكَ مِنْ أَنْبَۤاءِ الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ أَجْمَعُۤوا أَمْرَهُمْ وَهُمْ يَمْكُرُونَ
“İşte bu, ey Resulüm, sana vahiy yoluyla bildirdiğimiz gaybî haberlerdendir.
Yoksa onlar, tuzak kurmak üzere birlikte karar verdiklerinde elbette sen onların yanında bulunmuyordun.”
Kıssalar Kur’ân’ın Allah Kelâmı Olduğuna Şahittir
Hazreti Yusuf’un kıssası burada bitiyor. Ardından kıssalarla alâkalı önemli bir noktaya dikkat çekiliyor. O da şudur: Hiçbir peygamber, Allah bildirmedikçe gaybı bilemez. Onlar, geçmişte olanları ve gelecekte olacakları ancak vahiy yoluyla bilebilirler. Kaynaklarda önceki kitaplardan Efendimiz’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) böyle bir bilginin ulaştığına dair malumat bulunmuyor. Gerçi bu kıssa değişik şekillerde Eski Ahit’te de bulunuyordu. Fakat Efendimiz, Eski Ahit’i okumamıştı. Netice itibariyle diğer geçmiş peygamberlerle alâkalı haberlerde olduğu gibi Yusuf (aleyhisselâm) ile alâkalı malumatlar da Efendimiz’e tamamıyla Allah’tan gelmiştir. Nitekim İslam dininde bilginin en önemli kaynaklarından biri vahiydir.
Benzer bir hatırlatma Meryem validemizin anlatıldığı âyetlerden sonra da yapılır.180 Meryem validemizin bakımını ve himayesini kimin üstleneceği ile alâkalı kura çekilmişti. Kura neticesinde bu vazife Hazreti Zekeriya’ya verilmişti. Âyette, kura çekme olayı cereyan ederken Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) orada hazır bulunmadığına dikkat çekilmektedir. Hem orada hem şu an üzerinde durduğumuz âyette verilen ana mesaj, Kur’ân’ı Efendimiz’in kendisinin yazmadığı, ona bizzat Allah tarafından indirilmiş bir vahiy olduğu gerçeğidir.
180 Âl-i İmran sûresi, 3/44.