Yusuf sûresi, 12/41
يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ أَمَّاۤ أَحَدُكُمَا فَيَسْقِي رَبَّهُ خَمْرًا وَأَمَّا الْاٰخَرُ فَيُصْلَبُ فَتَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْ رَأْسِهِ قُضِيَ الْأَمْرُ الَّذِي فِيهِ تَسْتَفْتِيَانِ
“Ey hapis arkadaşlarım, (gelelim rüyalarınızın tabirine:) Sizden biriniz, efendisine yine şarap sunacak, öbürü ise asılacak, kuşlar da onun başından gagalayarak yiyecek. İşte tabirini öğrenmek istediğiniz rüyanızın yorumu ve kesin sonucu böyledir.”
Rüya Yorumu
Rüyaların anlatılıp yorumlanması ile o yorumların gerçekleşmesi arasında sıkı bir irtibat vardır. Rüya nasıl yorumlanırsa o şekilde ortaya çıkabilir. Hatta anlatılan rüya yalan bile olsa, onunla alâkalı yapılan yorum aynen gerçekleşebilir. Bu yüzden Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), kötü rüyaların anlatılmamasını,104 güzel rüyaların ise anlatılmasında mahzur olmadığını ancak kalbi temiz, ibadetleri sağlam, haset etmeyen salih kimselere anlatılmasını tavsiye buyurmuştur.105 Çünkü salih kimsenin o rüyayı hakkıyla yorumlama ihtimali vardır. Anlaşılan o ki, bu mesele fizikle metafizik arasındaki sırlı ilişkilerden biridir. Bir rivayete göre Hazreti Yusuf’la beraber hapse giren iki kişi birer rüya uydurup Hazreti Yusuf’a anlattı. Hazreti Yusuf, anlatılan rüyaların yalan olduğunu bilse bile anlatıldığı şekliyle onları yorumladı ve her ikisine “Artık hükmünüz verilmiş, sonuç kesinleşmiştir, bundan geriye dönüş yoktur.” dedi.106 Netice, aynen yorumladığı şekilde gerçekleşti.
Bahsedilen rivayetin tenkidi bir yana, burada görmediği rüyayı görmüş gibi anlatma, yani rüya uydurma üzerinde ulemanın önemle durduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Bazı alimler, görmediği rüyayı yalandan görmüş gibi anlatmayı küfre denk bir fiil gibi yorumlamışlardır.107 Çünkü birincisi, yalan rüya anlatan kişi, metafizik âleme dair bir şeyler gördüğünü, dolayısıyla da Allah’ın bazı şeyleri ona gösterdiğini iddia etmiş olur. İkincisi, böyle biri görmediği bir rüya uydurmak suretiyle Yüce Allah’ı yalanına şahit tutmuş olacaktır. Üçüncüsü, gördüğünü iddia ettiği rüyalarla insan kendini nazara vermek, başkaları nezdinde konumunu yükseltmek isteyebilir. İşte bütün bu açılardan rüya uydurmak çok çirkin bir günahtır. Aslında insan yalan söylemekle kafir olmaz. Bu yönüyle ulemanın yukarıdaki görüşüne iştirak etmesek de yalanın küfre götüren en önemli sebeplerden biri olduğunda şüphe yoktur. Ayrıca küfrün kendisi de en büyük yalandır. İnsanın küçük yalanlarla zaman içerisinde en büyük yalana doğru kayıp gitmesi ihtimal dahilindedir. Kaldı ki, bir hadis-i şerifte, “İftiraların en büyüklerinden biri, kişinin görmediği bir rüyayı gördüğünü söylemesidir.”108 buyurulmuştur.
Anlatılan rüyaları Hazreti Yusuf yorumluyor ve yaptığı yorumlar daha sonra aynen çıkıyordu. Bu ve diğer icraatlarına dayanarak bazı ulema, Hazreti Yusuf’un baştan sona her şeyi vahye bağlı olarak yaptığını söylemişlerdir. Bu vahyin nasıl bir keyfiyette geldiği açık değilse de Hazreti Yusuf’un erken dönemden itibaren Cenab-ı Hakk’ın hususi gözetiminde hareket ettiğinde şüphe yoktur. Çünkü baştan beri, çözümü kolay olmayan pek çok problemi rahatlıkla çözebilmesinin başka türlü izahı zordur. Rüya tevillerinden kardeşleriyle görüşmesine, Bünyamin’i yanına almasından tarım ve maliye alanında yaptığı icraatlara kadar büyük-küçük pek çok konudaki hareket tarzından bu neticeyi çıkarmak mümkündür.
104 Müslim, rü’ya 5; Ebû Dâvûd, edeb 96; İbn Mâce, tabir 4.
105 Buhârî, tabir 46; Müslim rü’ya 4..
106 el-Hâkim, el-Müstedrek, 2/377; et-Taberî, Câmiu’l-beyan, 16/95, 96..
107 Bkz.: İbn Battal, Şerhu Sahih-i Buhârî, 9/554, 555.
108 Buhârî, ta’bîr 45; Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned, 2/96.