Yusuf sûresi, 12/68

وَلَمَّا دَخَلُوا مِنْ حَيْثُ أَمَرَهُمْ أَبُوهُمْ مَا كَانَ يُغْنِي عَنْهُمْ مِنَ اللهِ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا حَاجَةً فِي نَفْسِ يَعْقُوبَ قَضَاهَا وَإِنَّهُ لَذُو عِلْمٍ لِمَا عَلَّمْنَاهُ وَلٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

“Babalarının emrettiği şekilde şehre girdiler. Ama bu tedbir, Allah’ın katından başlarına gelebilecek hiçbir şeyi savacak değildi. Sadece Yakup (aleyhisselâm) bununla çocukları hakkındaki tedbir, endişe ve şefkatini ortaya koymak suretiyle içinde duyduğu bir ihtiyacı gidermiş oldu. Çünkü o, bizim öğrettiğimiz hususi bir ilme sahipti. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.”

Kardeşler Tekrar Mısır’da

Hazreti Yakup (aleyhisselâm), bir peygamber olarak örnek duruş ortaya koydu ve yapılması gerekeni yaptı: Sebeplere riayet ederek çocuklarına tembihte bulundu. Onlardan tedbirli olmalarını istedi. Ardından da bütün tedbirlerine rağmen Allah’tan gelecek herhangi bir takdiri engelleyemeyeceğini ifade etti. Bu âyette Allah Teâlâ, Hazreti Yakub’u tasdik ediyor.

Bir taraftan sebepler dünyasında yaşamanın gereği tedbirli olmak, diğer taraftan neticeyi Allah’a bırakıp O’na itimat etmek, O’nun meşietine (iradesine) razı olmak çok önemli bir mümin vasfıdır. Sebepleri en güzel şekilde yerine getirmek, o konuda kusur etmemek bir kulluk vazifesidir. Onları görmezlikten gelmek Cebrilik, onlara tesir gücü vermek, onlarda yaratıcılık özelliği vehmetmek de Mutezililik olur. Bu iki yanlış yola girmemenin çaresi, sebeplere riayeti kulluğumuzun bir buudu olarak görüp her şeyi yerli yerince eda ettikten sonra neticeyi Allah’tan bilmek ve beklemektir. Bunu böyle kabullenmek inancımızın gereğidir.

-+=
Scroll to Top