Yusuf sûresi, 12/73

قَالُوا تَاللهِ لَقَدْ عَلِمْتُمْ مَا جِئْنَا لِنُفْسِدَ فِي الْأَرْضِ وَمَا كُنَّا سَارِقِينَ

“‘Allah’a yemin olsun ki, biz ülkede fesat çıkarmak, nizamı bozmak için gelmedik, siz de bunu çok iyi biliyorsunuz. Hele hırsız, hiç değiliz!’ dediler.”

Biz Fesat Çıkarmaya Gelmedik

Hazreti Yusuf’un kardeşleri, kendilerine yapılan isnat ve ithama karşılık, kendilerinden gayet emin, oraya bozgunculuk için gelmediklerine dair yemin ediyorlar. Yemin ederken ‘tallahi’ diyorlar. İleride geleceği üzere hem Hazreti Yakub’u kınama hem de Hazreti Yusuf’u takdir sadedinde konuşurken orada da ‘tallahi diye yemin edeceklerdir. Demek ki onların dillerinde de böyle bir yemin vardı. Bilindiği üzere Kur’ân’da daha başka yerlerde de bu yemin kullanılmaktadır.136 ‘Vallahi’ ve ‘billahi’ yeminlerinden farklı olarak, bu yeminde biraz şaşırma ve hayret etme söz konusudur. Zaten onların yaşadıkları psikolojik durum da tam bir şaşkınlık ve hayreti gerektiriyordu. Çünkü grup olarak herkesin önünde hırsızlıkla itham edilmişler ve mahcup olmuşlardı. Buna karşılık “Nasıl olur! Biz böyle bir şey asla yapmadık, bizi nasıl böyle çirkin bir fiille itham edersiniz!” mânâsına bu yemini kullanmışlardı. Böyle bir şaşkınlık ve hayret söz konusu olmasaydı, bunun yerine “vallahi, billahi” kelimelerini kullanırlardı.

Hırsızlık suçlamasına karşılık doğrudan hırsızlığı ret yerine daha genel bir ifade kullanarak yeryüzüne fesat için gelmediklerini dile getiriyorlar. Fesat bozulma, dağılma, çürüme, düzensizlik, ahlaksızlık gibi mânâlara gelmektedir. Hırsızlık fesadın bir çeşidi olmanın ötesinde pek çok fesat çeşidinin de sebebidir. Çünkü o, mal emniyetini ortadan kaldırır, özel mülkiyet hakkına darbe vurur, insanları birbirine düşman hâline getirir ve can güvenliğini tehdit eder.


136 Bkz.: Nahl sûresi, 16/56, 63; Enbiya sûresi, 21/57; Şuarâ sûresi, 26/97; Saffat sûresi, 37/56.

-+=
Scroll to Top